İçereği Atla

İslamın Sanat Prensipleri

20 Haziran 2025 yazan
İslamın Sanat Prensipleri
ercan dede
| henüz yorum yok

Resim Heykel

Büyük muhaddis ve Hanefî fakihi Tahâvî ise, Ebû Hüreyre'nin, ‘‘Bir keresinde Cibril as Hz. Peygamber'in yanına girmek için izin istemiş, izin verdiği halde girmemiş ve “..at ve insan timsallerinin bulunduğu perde asılı bir eve nasıl girerim? Bu resimlerin ya başlarını koparmalı veya perdeyi yere sermelisiniz. Biz içinde timsal olan eve girmeyiz.”[Tahâvî, Me'âni'l-âsâr, IV, 287] demiş’’ rivayetine istinaden cansız şeylerin tasviri, başı kopuk canlı timsali vb mubah olup ruhsuz canlıları resimlemek yasak olmaz [Tahâvî, Me'ani'l-âsâr, IV, 287] demiştir.

Mâlikîlerden İbn Arabî, suret yasağı rivayetlerine istinaden, heykel (ecsâd) türü suretler icmâ ile haram; ilgili diğer hadislere istinaden yasak; şekil/görünüm olarak kesintisiz/kendi başına durabilir biçimde ise yasak/bütünlüğü bozulursa caiz; bir yere asılırsa yasak, önem verilmeksizin yere serilen eşya üzerinde caizdir [İbnü'l-Arabî, Ârizatü'l-ahvezî, VII, 253]. Şâfıîlerden Nevevîye göre, hadislerdeki ağır tehditlere ve Allah'ın yaratmasına özenilmesine istinaden, her şekilde, canlı tasviri haram/büyük günah, ağaç, dağ, deve semeri vb tasviri caiz; canlı sureti bulunan şeyler ise, duvara asılması/elbise vb’de olması haram; yere serilip çiğnenen şeyde ise gölgeli/gölgesiz caizdir. O, bazı Selefin hadislerdeki yasağın gölgeli suretler için olup, gölgesiz suretlerde sakınca bulunmadığını da söyler. [Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, XIV, 81-82.] Alimler, hadislerdeki mahşerde musavvirlere yöneltilecek“Hadi bakalım, yarattıklarınıza bir de can verin” hitabına ve İbn Abbas'ın fetvasına istinaden, insan ve hayvan dışındaki varlıkların resimleri nin yapılması ve bundan kazanç sağlanması caiz demişlerdirki, esasen hadislerdeki tehditler de şirk mahiyetindekilere yönelik olup, masum resimler için bu tehditler oldukça ağırdır. Suret ve timsalin Hz. Süleyman'ın dininde yasaklanmadığına işaret eden Zemahşerî gibileri ise zulüm ve zina gibi aklen çirkin olmayıp, hükmü şeriatlara göre değişebilir demiş, yine çoğunluk da oyuncakları yasak dışında görmüştür. Suret yasağının gerekçesi, “yaratmada Allah'a benzemeye çalışma” olmakla birlikte, daha çok, İbn Arabî'nin de belirttiği gibi, Câhiliye Arapları'nın putları tasvir edip tapma âdetlerine vesile şeyleri kaldırarak tevhidi korumak[İbnü'l-Arabî, Ahkârnü'l-Kur'ân, IV, 1599-1602] hiristiyanların haç tasvirinin tesirinde kalmamaktır. Esasen yasağın ana sebebi de tapınma/eski alışkanlıklara dönme endişesi olduğun dan bunu hatırlatıcı resimler ve suretler yasaklanmaış olup  şarap yasağından sonra şarap kaplarının (dübbâ ve nakîr)kullanımı da bu maksat la yasaklanmıştır(sedd-i zerîa). Bazıları da, tehditli yasaklamanın ilk dönemlere ait olduğunu ve giderek hafiflediğini söylemektedir.Sonuç olarak, ağaç, ağaç, dağ, taş gibi manzara çizimleri ve kullanımı, insan vücudunu tam yansıtmayan suretler mubah sayılmış, canlı resimli şeylerin yaygı, sofra bezi vb olarak kullanılabileceği(Nevevî), mutlak mubah olduğu (Tîbî) beyanlarına bakılınca resim yapmak, resimli eşya kullanmak tevhide aykırı olmadığı sürece haram değildir [ İbnü'l-Arabî, Ahkârnü'l-Kur'ân, IV, 1599-1602]

Resimli/Suretli Eşya Kullanımı ve Alım Satımı 

Hanefi'lerde, insan/hayvan resimli yaygı üzerinde (resimlere secde edilmeden) namaz kılınabilirken, göğüs/baş hizasından, daha yukarıda, önünde asılı suret/tesâvîr varken mekruh, arkada, ayak altında ise sakınca bulunmayıp evde resim bulundurulması ise meleklere mani olacağı gerekçesiyle mekruhtur. Yine resimli elbise giymek mekruh fakat namaz sahih ise de ihtiyaten iadesi uygundur.[Mergînânî, el-Hidâye, I, 362-364] Hanbelîlerde de canlı resimli elbise giymek mekruhtur[İbn Kudâme, el-Mugnî, I, 590] İlk bakışta dikkati çekmeyen küçük resimlerin sakıncası bulunma yıp, Ebû Mûsâ'nın üzerinde de iki sivrisinek resimli bir yüzüğü, İbn Abbas'ın da küçük resimlerle süslü bir kanunu (ocak benzeri bir şey) olduğu nakledilir. Abdürrezzâk, İbn Abbas’ın, suretli kilisede namazı kerih gördüğünü, Hz. Ömer'in de, Şam'a gittiğinde yemeğe davet edenlere “Biz sizin kiliselerinize girmeyiz; çünkü oralarda suretler (timsal) vardır” dediğini nakletmektedir. [Buhârî, “Salât”, 54] Çoğunluğa göre, Hz. Peygamber'in Hz. Âişe'nin aldığı resimli minderi iade ettirmeyip başka şekil ve amaçta kullanımına izin vermesine istinaden caiz iken, İ.Hazma göre, oyuncak dışındaki suretle rin (heykel türü şeylerin) alım satımı haramdır (resimli kumaş caizdir) [İbn Hazm, el-Muhallâ, IX, 25]

Müzik/Gına

Müzik vocal/enstrümantal ses ve tonların bir araya getirilmesinden oluşan bir sanat olup, Arapçada, âyetlerde ve sahih hadislerde Yunanca  olan mûsiki kelimesini karşılayacak kelime bulunmadığından şarkı söylemek gınâ/tegannî, dinlemek “semâ”, çalgı aletleri de melâhî ile ifade edilir.E.Hanîfe,gınayı mekruh/günah sayıp sonraki Hanefîler de, E.Hanîfe'nin “mekruh” dediklerine “tahrimen mekruh”derken, (E.Hanîfe de bu kanaatte olmalıdır)mezhepte def, mizmar gibi çalgı aletlerini dinlemek haram/mâsiyet, hatta bazı Hanefîler dinlemek fâsıklık, zevk almak küfür demişlerdir.(İbn Kayyim, Hanefîler'in dayanağı hadisin Hz. Peygamber'e nisbeti sahih değildir der[Kâsânî, Bedâ’i, V, 128-129; İbn Kayyim, İgâsetü'l-lehfân, I,227]) Öte yandan,İ.Mâlik, gınanın icrasını da dinlenilmesini de tasvip etmeyip, cariyenin şarkıcı/muganniye çıkmasını iade sebebi saymış ve“Medine ehli, ne tür gınaya ruhsat veriyor” sorusuna “bizde fâsıklar yapar” demiş[İbn Kayyim, İgâsetü'l-lehfân, I, 227] ise de en ılımlı görüş Medinelile re aittir. İ.Şâfii, “Gınâ, bâtıla benzer mekruh bir eğlence olup çok yapan sefih sayılır ve şahitliği reddedi lir” demiş [Gazzâlî, İhya, II, 267], sonraki büyük Şafiîçoğunlukda haram demişler ve Şafiî'ye nisbet edilen mubah görüşünü doğru bulmamışlardır. (Şafiîlerden Şîrâzîye göre, haram menfaat içeren şarap taşıma, gınâ ve mizmar dahil her icâre akdi ittifakla sahih değildir[Şîrâzî, et-Tenbîh, s.123]) A.. Hanbel de “Gınâ kalpte nifakı yeşertir, ben hoşlanmam” demiştir. [İbn Kayyim, İgâsetü'l-lehfân, I, 229]

Gına/müzik haram diyenlere göre, “Bazı insanlar, Allah'ın yolunu (âyetlerini) alay konusu yaparak halkı sinsice Allah'ın yolundan saptırmak için 'söz eğlencesi'ni satın alırlar. Küçük düşürücü azap işte bunlar içindir.”[Lokman: 6]  âyetindeki “söz eğlencesi/sözlü eğlence/lehve'l-hadîs”, nüzul sebebi olan, Fars diyarına ticarete gittiğinde Acem kitapları getirip Kureyşliler'e anlatan Nadr b. Haris’in “Muhammed size Âd ve Semûd hikâyelerini anlatıyor, Ben ise Rüstem'in, Behlûl'ün efsanelerini, kisrâların ve Hîre kralları nın hikâyelerini anlatıyorum” diyerek Kur'an'ı dinlemekten alıkoymasına istinaden masal, asılsız sözler ve hurafeler anlatmak; aynı şahsın Fars diyarından şarkıcı kadınlar getirip insanları Hz. Peygamberden uzaklaştırmaya çalışmasına istinaden gınâ ve müziktir.(O,müslüman olacak kişiyi, güzel şarkıcı câriyesine getirip “Hadi buna yedir içir, şarkı söyleyip gönlünü eğlendir” deyip eğlendirdikten sonra “Gördün ya! Bu, Muhammed'in çağırdığı namaz ve oruçtan, onunla birlikte savaşmaktan daha iyi değil mi?” derdi. [Hak Dini Kur'arı Dili, VI, 3838-3839]), Neticede, müzikle hikâye arasında fark bulunmayıp, Kur'an'dan uzaklaştıracak her şey, hatta, İ.Gazzâlî'nin belirttiği gibi, Allah'ın yolundan uzaklaştıracak kıraat bile haramdır [Gazzâlî, İhya, II, 282] İbn Abbas, “Siz, ağlayacak yerde dudak bükerek ve istihza ile gülerek bu söze mi (Kur'an'amı) hayret ediyorsunuz!”[en-Necm: 53/59-61] âyetindeki dudak bükerek(semed) lafzının Himyerîce'de “gınâ” olduğunu belirtmiş ise de, bundan yasak çıkarılamayacağını, ya da ayeteki diğer fiillere de gerekir diyen İ.Gazzâlîye göre, hafife alan gülme gibi hafife alan gınâ/şarkı ve şiir de haramdır, fakat “Şairlere ancak azıtmışlar uyar”[eş-Şuarâ: 26/224] âyetinde kâfirlerin şairleri kasdedilmekte olupburadan şiirin haramlığına varılamaz.[İhya,II, 282; krş. İbn Kayyim, İgâsetü'l-lehfân,I, 258]Müzik karşıtlarının daya naklarının başında, “Ümmetim içerisinde gayri meşru ilişkiyi, ipeği, şarap ve meâzifı helâl sayan bir grup olacaktır.”[Buhârî, “Eşribe”,6]hadisi gelir ki,bazıları buradaki“meâzif”e tüm eğlence (lehv) aletleri derken, bazıları da melâhî’yi el çalgıları, meâzifi ağız çalgıları (üflemeli) olarak açıklamışlar, (İ.Hazm ve bazılarına göre bu hadis münkatı'dır) diğer bir mesnedleri ise“Allah (içki meclislerinde erkeklere) şarkı söyleyen cariyelerin satılmasını, ücretini haram kılmıştır”hadisi olup, fakat İ.Gazzâlî fasıklara/fitnecilere olsa da, sahibineve (Hz. Peygamber Hz. Âişe'nin evinde iken cariyelerin şarkı okumasına istinadenfitne yoksa başkalarına da) haram olmaz[İhya, II, 282]derken, (Taberânî'nin Evsat’ta rivayet ettiği) bu hadis Irâkiye görezayıf olup Beyhakî ise mahfuz değildir demiştir. 

İ.Gazzâlî mûsikinin mubah olduğunu belirtip “Müzik dinlemek haramdır demek, Allah müzik dinleyen kişileri cezalandıracaktır demektir ki ve bu, nassa dayanmıyorsa boş iddiadır” demiş,[Gazzâlî, İhya, II, 268-284] Mâlikilerden İbn Arabî' ise gına, âlimlerin çoğuna göre gönülleri coşturan bir eğlence olup, haramlığı na dair bir nas bulunmayıp(dolayısıyla mubahtır)ayrıca Hz. Peygamber, Hz. Âişe'nin evinde şarkı söyle yen cariyelere“Allah'ın Resulü'nün evinde şeytanın mizmarı ha!” diye çıkışan Hz. Ebû Bekire “Onlara ilişme ey Ebû Bekir! Bugün bayram günüdür”[İbn Mâce, “Nikâh”, 21]demiştir ki, haram olsaydı yasaklardı (ancak sürekli yapılması mekruhtur)[Îbnü'l-Arabî, Ahkâmü'l-Kur'ân,III,1053-1054] demiş,“Bir kısım insanlar lehve'l-hadîsi satın alıyorlar...”[Lokman: 31/6]âyetindeki lehve'l-hadîse ise gına denilmesinin ve dayandı rılan hadislerin sahih olmadığını da söylemiştir. [Ahkâmü'l-Kur'ân, III, 1493-1494; IV, 1950] Zühaylî, ‘‘bazı Hanefî, Mâliki ve Hanbelîlere göre, gına, tercih edilen görüş olarak kerahetsiz mubahtır’’derken, M. el-Gazzâlî’ye göre, şabanın orta gecesi hadisleri,  müziğin  haramlığı hadislerinden daha kuvvetli olup, İbn Hazm da der ki, “Satranç, mezamir, ud, meâzif ve tanburun satımı helâl olup kıran kişi tazmin eder, “Yeryüzündeki her şeyi sizin için yaratan O'dur”[el-Bakara: 2/29], “Size haram kıldıklarını sayıp dökmüştür”[el-En'âm: 6/119]ve “Allah alım satımı helâl kıldı”[el-Bakara: 2/275]âyetlerine istinaden de şarkıcı cariyelerin alınıp satılması helâldir  (haram diyenler sahih olmayan/hüccet olmayacak rivayetlere dayanırlar) Hz. Ömer de, namazdan sonra teganni ediyor diye şikayet edilen imamın mırıldandığı şarkıyı beğenince, “Böyle olduktan sonra isteyen şarkı söylesin” demiştir.[M. el-Gazzâlî, es-Sünnetü'n-nebeviyye beyne ehli'l-fıkh ve ehli'l-hadîs, s. 86.] Müzik mubah bırakıl mış olmakla birlikte, harama vesile olacak; isyan, küfürlü veya çirkin sözler içeren, müstehcenliğe yol açan müziğin söylenmesi ve dinlenilmesi uygun görülmemiştir. 

Şarkılı/eğlenceli davete icabette, dinî, ahlâkî sosyal fayda ve zararı düşünerek davranılır, bilmeden gitmişse de oturup yenilir içilir denilmiş, E.Hanîfe de, bir defasında böyle davrandığını anlatmıştır.[Kâsânî, Bedâ’i, V, 128] E.Hanîfeye göre, barbıt, davul, mizmar ve def gibi melâhî/müzik ve eğlence araçlarının alım satımı keraheten caiz, E.Yûsuf ve İ.Muhammede göre oyun-eğlence, günah ve fesad için üretildiği, dolayısıyla mal da sayılmayacağı (tazmin de gerekmeyeceği) için bâtıl, (E.Hanîfeye göre maldır tazmini gerekir) alım satım akdinin sıhhati için, satılan şeyin “yararlanılabilir” olmasını şart koşan Şâfiîlerde müzik, oyun ve eğlence aletlerinin alım satımı  dinen yararsız olup akit de bâtıldır.

Giriş to leave a comment