İçereği Atla

Câmiye Giderken Yapılabilecek Dua

25 Haziran 2025 yazan
Câmiye Giderken Yapılabilecek Dua
ercan dede
| henüz yorum yok

Câmiye Giderken Yapılabilecek Dua


(( اَللَّهُمَّ اجْعَلْ فيِ قَلْبِي نُوراً، وَفيِ لِسَانِي نُوراً، وَفيِ سَمْعيِ نُوراً،وَفيِ بَصَرِي نُوراً، وَمِنْ فَوْقِي نُوراً، وَمِنْ تَحْتيِ نُوراً، وَعَنْ يَمِينيِ نُوراً، وَعَنْ شِمَاليِ نُوراً، وَمِنْ أَمَامِي نُوراً، وَمِنْ خَلْفيِ نُوراً، وَاجْعَلْ فيِ نَفْسِي نُوراً، وَأَعْظِمْ ليِ نُوراً، وَعَظِّمْ ليِ نُوراً، وَاجْعَلْ ليِ نُوراً، وَاجْعَلْنيِ نُوراً، اَللَّهُمَّ أعْطِنيِ نُوراً، وَاجْعَلْ فيِ عَصَبيِ نُوراً، وَفيِ لَحْميِ نُوراً، وَفيِ دَمِي نُوراً، وَفيِ شَعْرِي نُوراً، وَفيِ بَشَرِي نُوراً. اَللَّهُمَّ اجْعَلْ ليِ نُوراً فيِ قَبْرِي وَنُوراً فيِ عِظَامِي، وَزِدْنِي نُوراً، وَزِدْنِي نُوراً، وَزِدْنِي نُورًا، وَهَبْ ليِ نُوراً عَلَى نُورٍ.))

"Allahım! Kalbimde bir nûr ve dilimde bir nûr  kıl. Kulağımda bir nûr ve gözümde bir nûr kıl. Üstümde bir nûr ve altımda bir nûr kıl. Sağımda bir nûr ve solumda bir nûr kıl. Önümde bir nûr ve arkamda bir nûr kıl. Nefsimde bir nûr kıl. Benim için büyük bir nûr ve yüce bir nûr kıl. Bana bir nûr kıl. Beni bir nûr kıl. Allahım! Bana bir nûr ver. Sinirlerimde bir nûr, etimde bir nûr ve kanımda bir nûr kıl. Saçımda bir nûr ve tenimde bir nûr kıl.[1] [Allahım! Kabrimde benim için bir nûr, kemiklerimde bir nûr kıl][2] [Nûrumu artır, nûrumu artır, nûrumu artır][3] [Bana nûr  üstüne nûr bağışla]."[4]


CÂMİYE GİRERKEN YAPILABİLECEK DUA


(( أَعُوذُ بِاللهِ الْعَظِيمِ، وَبِوَجْهِهِ الْكَرِيمِ، وَسُلْطَانِهِ  الْقَدِيِمِ، مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيم [بِسْمِ اللهِ وَالصَّلاَةُ] [وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ] اَللَّهُمَّ افْتَحْ ليِ أَبْوَابَ رَحْمَتِكَ.))

"Allah’ın rahmetinden kovulmuş şeytandan, Yüce Allah’a, O’nun kerîm vechine ve ezelî hükümranlığına sığınırım[5] [Allah’ın adıyla, salât][6] [ve selâm Rasûlullah’ın üzerine olsun][7] Allahım! Bana rahmetinin kapılarını aç."[8]


CÂMİDEN ÇIKARKEN YAPILABİLECEK DUA


(( بِسْمِ اللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ، اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ مِنْ فَضْلِكَ، اَللَّهُمَّ اعْصِمْنِي مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ.))


"Allah’ın adıyla (çıkarım). Salât ve selâm, Rasûlullah’ın üzerine olsun. Allahım! Senin lütfundan isterim. Allahım! Rahmetinden kovulmuş şeytandan beni koru."[9]


[1] Bu hasletlerin hepsi için Buhârî (11/116; h.6316) ve Müslim (1/526, 529, 530; h 763).  [2] Tirmizi h. 3419 (5/483).[3] Buhâri, Edebü’l-Müfred (s.258; h.695). Elbâni “hadis sahihtir” der, Bkz. Sahihu Edebi’l-Müfred (h.536).[4] İbn-i Hacer Fethu’l-Bâri ve Kitabu’d-Duâ’da İbn-i Ebî Âsım’a isnaden. Bkz. Fethu’l-Bâri (11/118): “Çeşitli rivâyetlerde yirmi beş haslet toplandı” demiştir.[5] Ebu Dâvud, Bkz. Sahihü’l-Câmi' (h.4591).[6] İbn-i es-Sünnî (h.88); Elbâni “hadis hasendir” der.[7] Ebu Dâvud (1/126). Bkz. Sahihu’l Cami (1/528)[8] Müslim (1/126).İbn-i Mâce’nin Sünen’inde Fâtıma-radıyallahu anhâ-’nın hadisin-den:“Allah’ım günahlarımı bağışla ve bana rahmetinin kapılarını aç” Elbâni, Şevâhidi dolayısıyla sahih olduğunu söyler.Bkz. Sahih-i İbn-i Mâce (1/128, 129). [9] Bkz. (20) rakamlı hadis rivayetlerinin tahrici.[Allahım! Beni kovulmuş şeytandan koru] ziyadesi İbn-i Mâce’de. Bkz. Sahih-i İbn-i Mâce (1/129).


EZÂN İLE İLGİLİ DUÂ VE ZİKİRLER


Ezan sözleri müezzinin söylediği gibi tekrarlanır, ancak; "Hayye ale’s-Salâh" ve "Hayye ale’l-Felâh" dediğinde;

(( لاَ حَوْلَ وَلاَقُوَّةَ إِلاَّ بِاللهِ.))

"Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah" (Güç ve kuvvet ancak Allah’ındır), der.[1]


"Şehâdeteyn’den sonra şöyle söyler."[2]

(( وَأَنَا أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، وَأَنَّ مُحَمَّداً عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ، رَضِيتُ بِاللهِ رَباًّ، وَبِمُحَمَّدٍ رَسُولاً، وَبِالإِسْلاَمِ دِيناً.))

"Ben de Allah’tan başka hak ilâh olmadığına, O’nun bir olduğuna ve ortağının bulunmadığına şehâdet ederim. Yine Muhammed  sav'in Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna şehâdet ederim. Rab olarak Allah’ı, Rasûl olarak Muhammed’i ve din olarak İslam’ı seçtim (râzı oldum)."[3]


Müezzinin (ezân) sözlerini tekrarlamayı bitirdikten sonra Nebi    -sallallahu aleyhi ve sellem-’e salât (ve selâm) eder."[4]


(( اَللَّهُمَّ رَبَّ هَذِهِ الدَّعْوَةِ التَّامَّةِ، وَالصَّلاَةِ القَائِمَةِ، آتِ مُحَمَّداً الوَسِيلَةَ وَالفَضِيلَةَ، وَابْعَثْهُ مَقَاماً مَحْمُوداً الَّذِي وَعَدْتَهُ [إِنَّكَ لاَ تُخْلِفُ الْمِيعَادَ].))

"Bu eksiksiz dâvetin (tevhîd dâvetinin) ve devamlı kılınan namazın Rabbi olan Allahım! Muhammed’e vesile ve fazileti ihsan eyle. Ve O’nu vâdettiğin Makam-ı Mahmud’a eriştir. [Şüphesiz sen, vaadinden asla dönmezsin]."[5]


Ezan ve kâmet arasında kendisi için duâ eder. Çünkü ezan ile kâmet arasındaki vakitte duâ reddedilmez.[6]


[1] Buhâri (1/152); Müslim (1/288). [2] Müslim (1/290). [3] İbn-i Huzeyme, es-Sahih (1/220). [4] Müslim (1/288). [5] Buhâri (1/152);Tırnak içindeki kısım Beyhaki’den (1/410) Abdulaziz b. Baz,(Tuhfetu’l-Ahyar s.38) bu ziyadenin geldiği isnadın hasen olduğunu söyler. Elbânî rahimehullah bu ziyadenin şâz olduğunu belirtmiştir. Bkz.  el-İrvâ (243) [6] Tirmizi, Ebu Dâvud, Ahmed; Bkz. İrvâu’l-Ğalîl (1/262).


İFTİTAH TEKBİRİNDEN SONRA


(( اَللَّهُمَّ بَاعِدْ بَيْنِي وَبَيْنَ خَطَايَايَ كَمَا بَاعَدْتَ بَيْنَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ، اَللَّهُمَّ نَقّنِي مِنْ خَطَايَايَ كَمَا يُنَقَّى الثَّوْبُ الأَبْيَضُ مِنَ الدَّنَسِ، اَللَّهُمَّ اغْسِلْنيِ مِنْ خَطَايَايَ بِالثَّلْجِ وَالْمَاءِ وَالْبَرَدِ.))

"Allahım! Doğu ve batının arasını uzaklaştırdığın gibi, beni de günahlarımdan uzaklaştır. Allahım! Beyaz elbisenin kirden temizlendiği gibi, beni de günahlarımdan temizle. Allahım! Beni günahlarımdan kar, su ve dolu ile arındır (temizle)."[1]

(( سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، وَتَبَارَكَ اسْمُكَ، وَتَعَالَى جَدُّكَ، وَلاَ إِلَهَ غَيْرُكَ.))

"Allahım! Sana hamd ederek seni tüm noksanlıklardan tenzih ederim. İsmin mübârek ve azametin yücedir. Senden başka hak ilah yoktur."[2]


(( وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّـمَاوَاتِ وَالأَرْضَ حَنِيفاً وَمَا أَنَا مِنَ الْمُشْرِكِينَ، إِنَّ صَلاَتِي، وَنُسُكِي، وَمَحْيَايَ، وَمَمَاتِي لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ، لاَ شَرِيكَ لَهُ وَبِذَلِكَ أُمِرْتُ وَأَنَا مِنَ الْمَسْلِمِينَ. اَللَّهُمَّ أَنْتَ الْمَلِكُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ. أَنْتَ رَبِّي وَأَنَا عَبْدُكَ، ظَلَمْتُ نَفْسِي، وَاعْتَرَفْتُ بِذَنْبِي، فَأغْفِرْ ليِ ذُنُوبِي جَمِيعاً إِنَّهُ لاَيَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ أَنْتَ. وَاهْدِنِي ِلأَحْسَنِ اْلأَخْلاَقِ لاَ يَهْدِي لأَحْسَنِهَا إَلاَّ أَنْتَ، وَاصْرِفْ عَنِّي سَيِّئَهَا، لاَيَصْرِفُ عَنِّي سَيِّئَهَا إِلاَّ أَنْتَ، لَبَّيْكَ وَسَعْدَيْكَ، وَالْخَيْرُ كُلُّهُ بِيَدَيْكَ، وَالشَّرُّ لَيْسَ إِلَيْكَ، أَنَا بِكَ وَإِلَيْكَ، تَبَارَكْتَ وَتَعَالَيْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ.))

"Yüzümü, hakka yönelerek, gökleri ve yeri yaratana çevirdim ve ben, O’na ortak koşanlardan değilim. Benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm, Âlemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve ben müslümanlardanım. Allahım! Melik sensin, senden başka hak ilah yoktur. Sen benim Rabbimsin ve ben de senin kulunum. Nefsime zulmettim. Günahımı itiraf ettim. Bundan dolayı bütün günahlarımı bağışla. Zirâ günahları ancak sen bağışlarsın. Beni, ahlâkın en güzeline erdir. Onun en güzeline ancak sen erdirirsin. Ahlâkın kötüsünden de beni uzaklaştır. Zirâ kötüsünden ancak sen uzaklaştırırsın. Buyur, Allahım buyur! Hayrın hepsi, senin iki elindedir. Şer, sana nisbet edilemez. Sana sığınır ve sana dönerim. Sen, mübârek ve yücesin. Senden bağışlanma diler ve sana tevbe ederim."[3]


(( اَللَّهُـمَّ رَبَّ جَبْرَائِيلَ، وَمِيكَـائِيلَ، وَإِسْرَافِيلَ فَاطِرَ السَّماَوَاتِ وَالأَرْضِ، عَـالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ، أَنْتَ تَحْكُمُ بَيْنَ عِبَادِكَ فِيمَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ. اِهْدِنيِ لِمَا اخْتُلِفَ فِيهِ مِنَ الْحَقِّ بِإِذْنِكَ إِنَّـكَ تَهْدِي مَنْ تَشَاءُ إِلَى صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ.))

"Cebrâil, Mikâil ve İsrâfil’in Rabbi, göklerin ve yerin yaratanı, gizli ve âşikârı bilen Allahım! Ayrılığa düştükleri şeylerde kullarının arasında sen hüküm verirsin. İhtilafa düşüldüğünde beni izninle hakka ilet.Şüphesiz ki sen, dilediğini dosdoğru yola iletirsin."[4]


(( اَللهُ أكْبَرُ كَبِيراً، اَللهُ أكْبَرُ كَبِيراً، اَللهُ أَكْبَرُ كَبِيراً، وَالْحَمْدُ لِلَّهِ كَثِيراً، وَالْحَمْدُ لِلَّهِ كَثِيراً، وَالْحَمْدُ لِلَّهِ كَثِيراً، وَسُبْحَانَ اللهِ بُكْرَةً وَأَصِيلاً -ثلاثاً- أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ مِنْ نَفْخِهِ، وَ نَفْثِهِ، وَ هَمْزِهِ.))

"Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah’a çokça hamd olsun. Allah’a çokça hamd olsun. Allah’a çokça hamd olsun. Sabah ve akşam, Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim.”


(Üç kere) "Şeytan’dan; onun küfre götüren kibrinden, sihrinden ve vesvesesinden Allah’a sığınırım."[5]


(( اَللَّهُمَّ لَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ، وَلَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ قَيِّمُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ، [وَلَـكَ الْحَمْدُ أَنْتَ رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ] [وَلَكَ الْحَمْدُ لَكَ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ] [وَلَكَ الحَمْـدُ] [أَنْتَ مَلِكُ السَّـمَاوَاتِ وَالأرْضِ] [وَلَكَ الحَمْدُ] [أَنْتَ الْحَقُّ، وَوَعْـدُكَ الْحَقُّ، وَقَوْلُـكَ الْحَقُّ، وَلِقَاؤُكَ حَقُّ، وَالْجَنَّةُ حَقٌّ، وَالنَّارُ حَقٌّ، وَالنَّبِيُّونَ حَقٌّ، وَمُحَمَّدٌ Hحَقٌّ وَالسَّاعَةُ حَقٌّ] [اَللَّهُمَّ لَكَ أَسْلَمْتُ وَعَلَيْكَ تَوَكَّلْتُ، وَبِكَ آمَنْتُ، وَإِلَيْكَ أَنَبْتُ، وَبِكَ خَاصَمْتُ، وَإِلَيْكَ حَاكَمْتُ. فَاغْفِرْ ليِ مَاقَدَّمْتُ، وَمَا أَخَّرْتُ، وَمَا أَسْرَرْتُ، وَمَا أَعْلَنْتُ أَنْتَ الْمُقَدِّمُ وَأَنْتَ الْمُؤَخِّرُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَنْتَ إِلَهيِ لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ.))

"Allahım! Hamd sanadır.[6] Sen, göklerin, yerin ve onlarda bulunanların nûrusun. Hamd sanadır. Sen, göklerin, yerin ve onlarda bulunanların efendisisin. [Hamd sanadır. Sen göklerin, yerin ve onlarda bulunanların Rabbisin] [Hamd sanadır. Göklerin yerin ve onlarda bulunanların mülkü sana aittir.] [Hamd sanadır. Sen, göklerin ve yerin hükümdârısın] [Hamd sanadır] [Sen Hak’sın, vaadin de haktır. Sözün hak ve sana dönüş de haktır. Cennet ve Cehennem hak, nebiler haktır. Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-(in nübüvvet ve risâleti ) haktır, kıyâmet haktır.] [Allahım! Sana teslim oldum; sana tevekkül ettim, sana îmân ettim ve sana döndüm. Bana verdiğin hüccetle düşmanını düşman edindim. Seni aramızda hakem kılıp hükmüne başvurdum. Gizli ve âşikâr, yaptığım ve yapacağım günahlarımı bağışla] [Öne geçiren ve geriye bırakan sensin. Senden başka hak ilah yoktur] [Sen, benim ilâhımsın. Senden başka hak ilah yoktur.][7]


[1] Buhâri (1/181); Müslim (1/419). [2] Sünen sahipleri.Bkz.Sahih-i Tirmizi (1/77);Sahih-i İbn-i Mâce (1/135) [3] Müslim, (1/534). [4] Müslim, (1/534). [5] Ebu Dâvud (1/203);İbn-i Mâce (1/265); Ahmed (4/85).Müslim, İbn-i Ömer -radıyallahu anhumâ-’dan benzerini tahric etmiştir, onda bir de kıssa zikredilir (1/420). [6] Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- gece teheccüde kalktığında bu duâyı okurdu. [7] Buhâri, Bkz.Fethu’l-Bâri (3/3 - 11/116 - 13/371,423,465); Müslim, özetle benzerini rivayet etmiştir (1/532).


RÜKÛDA OKUNABİLECEK TESBİH  VE DUALAR


(( سُبْحَانَ رَبِّيَ الْعَظِيمِ.))

Üç kere: "Çok yüce Rabbimi tüm noksanlıklardan tenzih ederim."[1]

(( سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ رَبَّنَا وَبِحَمْدِكَ اللَّهُمَّ اغْفِرْ ليِ.))

"Rabbimiz olan Allahım!Sana hamd ederek,seni tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Allahım! Beni bağışla."[2]

(( سُبُّوحٌ، قُدُّوسٌ، رَبُّ الْمَلاَئِكَةِ وَالرُّوحِ.))

"Rükû ve secdem, tüm noksanlıklardan, ortak edinmekten, ulûhiyete ve yaratana lâyık olmayan şeylerden uzak ve temiz olan, meleklerin ve Rûh'un (Cebrâil'in) Rabbi (Allah) içindir."[3]

(( اَللَّهُمَّ لَكَ رَكَعْتُ، وَبِكَ آمَنْتُ، وَلَكَ أَسْلَمْتُ، خَشَعَ لَكَ سَمْعِي وَبَصَرِي وَمُخِّي وَعَظْمِـي وَعَصَبِي، وَ مَا اسْتَقَلَّ بِهِ قَدَمِي.))

"Allahım! Sadece sana rükû ettim. Sana îmân ettim ve sana teslim oldum.Kulağım,gözüm, beynim, kemiğim, sinirim ve ayağımın taşıdığı (bedenim) sana boyun eğdi."[4]


(( سُبْحَـانَ ذِي الْجَبَرُوتِ وَالْمَلَكُوتِ وَالْكِبْرِيَاءِ وَالْعَظَمَةِ.))

"Kudret, hükümranlık, büyüklük ve yücelik sahibini tüm noksanlıklardan tenzih ederim."[5]


RÜKÛDAN DOĞRULURKEN OKUNABİCEK TESBİH VE DUALAR


(( سَمِعَ اللهُ لِمَنْ حَمِدَهُ.))

"Allah, kendisine hamd edenin hamdini işitip kabul etti."[6]

(( رَبَّنَا وَلَكَ الْحَمْدُ، حَمْداً كَثِيراً طَيِّباً مُبَارَكاً فِيهِ.))

"Rabbimiz! Riyâdan uzak ve bereketi kesilmeyen çokça hamd, yalnızca sanadır."[7]


(( مِلْءَ السَّمَاوَاتِ وَمِلْءَ الأَرْضِ وَمَا  بَيْنَهُمَا، وَمِلْءَ مَا شِئْتَ      مِنْ شَيْءٍ بَعْدُ، أَهْلَ الثَّنَاءِ وَالْمَجْدِ، أَحَقُّ مَا قَالَ الْعَبْدُ. وَكُلُّنَا لَكَ عَبْدٌ. اَللَّهُمَّ لاَ مَانِعَ لِمَا أَعْطَيْتَ، وَلاَ مُعْطِيَ لِمَا مَنَعْتَ، وَلاَ يَنْفَـعُ ذَا الْجَدِّ مِنْكَ الْجَدُّ.))

"Gökler dolusu, yerle gökler arasındaki mesafe dolusunca ve bundan sonra dilediğin şeyler dolusunca (hamd yalnızca sanadır) ey övgü ve şeref sahibi! Bir kulun -ki hepimiz senin kulunuz- söylediği şu söze en lâyık olan sensin: Allahım! Senin verdiğine engel olacak, senin engel olduğunu da verecek hiç kimse yoktur. Makam sahibinin sahip olduğu şeyler, senin yanında kendisine hiçbir fayda vermez."[8]


[1] Sünen sahipleri ve Ahmed. Bkz. Sahih-i Tirmizi (1/83). [2] Buhâri (1/99); Müslim (1/350). [3] Müslim (1/353); Ebu Dâvud (1/230). [4] Müslim (1/534); İbn-i Mâce dışında diğer sünen sahipleri (Tirmizi, Ebu Dâvud, Nesâi) tahriç etmiştir. [5] Ebu Dâvud (1/230); Nesâi; Ahmed. İsnâdı ise hasendir. [6] Buhâri, Bkz. Fethu’l-Bâri (2/282). [7] Buhâri, Bkz. Fethu’l-Bâri (2/284). [8] Müslim, (1/346).


SECDEDE OKUNABİLECEK  DUÂLAR


(( سُبْحَانَ رَبِّيَ الأَعْلَى.))

Üç kere: "En Yüce Rabbimi tüm noksanlıklardan tenzih ederim."[1]

(( سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ رَبَّنَا وَبِحَمْدِكَ، اللَّهُمَّ إغْفِرْ ليِ.))

"Rabbimiz olan Allahım! Sana hamd ederek seni tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Allahım! Beni bağışla."[2]

(( سُبُّوحٌ، قُدُّوسٌ، رَبُّ الْمَلاَئِكَةِ وَالرُّوحِ ))

"Rükû ve secdem, tüm noksanlıklardan, ortak edinmekten, ulûhiyete ve yaratana lâyık olmayan şeylerden uzak ve temiz olan, meleklerin ve Rûh'un (Cebrâil'in) Rabbi (Allah) içindir."[3]

(( اَللَّهُـمَّ لَكَ سَجَدْتُ وَ بِكَ آمَنْتُ، وَ لَكَ أَسْلَمْتُ، سَجَدَ  وَجْهِيَ لِلَّذِي خَلَقَهُ، وَ صَوَّرَهُ، وَشَقَّ سَمْعَهُ وَبَصَرَهُ، تَبَارَكَ اللهُ أَحْسَنُ الْخَالِقِيَن.))

"Allahım! Yalnızca sana secde ettim, sana îmân ettim ve sana teslim oldum. Yüzüm; kendisini yaratan ve ona şekil veren, onda göz ve kulak açan (Allah)a secde etti. Takdir eden ve şekil verenlerin en güzeli olan Allah'ın bereketi pek çoktur."[4]

(( سُبْحَـانَ ذِي الْجَبَرُوتِ وَالْمَلَكُوتِ وَالْكِبْرِيَاءِ وَالْعَظَمَةِ.))

"Kudret, hükümranlık, büyüklük ve yücelik sahibini tüm noksanlıklardan tenzih ederim."[5]

(( اَللَّهُمَّ اغْفِرْ ليِ ذَنْبِي كُلَّهُ، دِقَّهُ وَجِلَّهُ، وَأَوَّلَهُ وَآخِرَهُ، وَعَلانِيَتَهُ وَسِرَّهُ.))

"Allahım! Günahlarımın hepsini; azını ve çoğunu, ilkini ve sonunu, âşikarını ve gizlisini bağışla."[6]

(( اَللَّهُمَّ إِنيِّ أَعُوذُ بِرِضَاكَ مِنْ سَخَطِكَ، وَ بِمُعَافَاتِكَ مِنْ عُقُوبَتِكَ وَ أَعُوذُ بِكَ مِنْكَ لاَ أُحْصِي ثَنَاءً عَلَيْكَ أَنْتَ كَمَا أَثْنَيْتَ عَلَى نَفْسِكَ.))

"Allahım! Gazabından rızana, cezalandırmandan affına; senden yine sana sığınırım. Sana olan övgüleri sayamam. Sen, kendini övdüğün gibisin."[7]


İKİ SECDE ARASINDAKİ OTURUŞTA YAPILABİLECEK DUÂLAR


(( رَبِّ اغْفِرْ ليِ، رَبِّ اغْفِرْ ليِ.))

"Rabbim! Beni bağışla. Rabbim! Beni bağışla."[8]


(( اَللَّهُمَّ اغْفِرْ ليِ، وَارْحَمْنِي، وَاهْدِنِي، وَاجْبُرْنِي، وَعَافِنيِ   وَ ارْزُقْنيِ، وَارْفَعْنيِ.))

"Allahım! Beni bağışla, bana merhamet et, beni doğru yola ilet, beni ıslah eyle, bana âfiyet ver, bana rızık ver ve beni yücelt."[9]


[1] Sünen sahipleri ve Ahmed tahric etmiştir. Bkz. Sahih-i Tirmizi (1/83). [2] Buhâri (1/99);Müslim (1/350).Buhâri ,Müslim.Tahrici geçti (Bkz.34). [3] Müslim (1/353); Ebu Dâvud (1/230). [4] Müslim (1/534) ve diğerleri. [5] Ebu Dâvud (1/230); Nesâi; Ahmed. İsnâdı ise hasendir. [6] Müslim (1/350). [7] Müslim (1/532). [8] Ebu Dâvud (1/231). Bkz. Sahih-i İbn-i Mâce (1/148). [9] Nesâi dışında diğer sünen sahipleri tahric etmiştir.Bkz.Sahih-i Tirmizi, Sahih-i İbn-i Mâce (1/148).


TİLÂVET SECDESİNDE


(( سَجَدَ وَجْهِيَ لِلَّذِي خَلَقَهُ، وَشَقَّ سَمْعَهُ وَبَصَرَهُ بِحَوْلِهِ وَقُوَّتِهِ، ﴿ فَتَبَارَكَ ٱللَّهُ أَحۡسَنُ ٱلۡخَٰلِقِينَ ﴾


"Yüzüm; gücü ve kuvveti ile kendisini yaratan, ona şekil veren, onda göz ve kulak açan (Allah)a secde etti. Takdir eden ve şekil verenlerin en güzeli olan Allah'ın bereketi pek çoktur."[1]

(( اَللَّهُمَّ اكْتُبْ ليِ بِهَا عِنْدَكَ أَجْراً، وَضَعْ عَنِّي بِهَا وِزْراً، وَاجْعَلْهَا ليِ عِنْدَكَ ذُخْراً، وَتَقَبَّلْهَا مِنِّي كَمَا تَقَبَّلْتَ مِنْ عَبْدِكَ دَاوُدَ.))

"Allahım! Bu secdeyle katında benim için bir ecir yaz ve onun vesilesiyle benden bir günahı sil. Bunu benim için katında muhafaza eyle ve kulun Dâvud’dan kabul ettiğin gibi, benden de bunu kabul et."[2]


[1] Tirmizi (2/474);Ahmed (2/30);Hâkim “hadis sahihtir” demiş ve Zehebî de buna muvafakat etmiştir.(1/220) lafızdaki ziyâde Hâkim’in rivâyetine âittir. [2] Tirmizi (2/473); Hakim “hadis sahihtir” demiş ve İmam Zehebî de buna muvafakat etmiştir (1/219).


TEŞEHHÜD OTURUŞUNDA


Tahiyyat Duası


(( اَلتَّحِيَّاتُ ِللهِ، وَالصَّلَوَاتُ وَالطَّيِّـبَاتُ، اَلسَّلاَمُ عَلَيْكَ أَيُّهَا النَّبِيُّ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ، السَّلاَمُ عَلَيْنَا وَعَلَىعِبَادِ اللهِ الصَّالِحِينَ. أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ، وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ.))

"Bütün tâzimler, ibâdetler ve güzel sözler ancak Allah içindir. Ey nebi! Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi senin üzerine olsun. Selâm, bizim ve Allah’ın salih kullarının üzerine olsun.Allah’tan başka hak ilah olmadığına şehâdet ederim. Ve yine Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in O’nun kulu ve elçisi olduğuna şehâdet ederim."[1]


Salavat Duaları


(( اَللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ مُحَمَّدٍ كَمَا صَلَّيْتَ عَلَى إِبْرَاهِيمَ وَعَلَى آلِ إِبْرَاهِيمَ إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ، اَللَّهُمَّ بَارِكْ عَلَى مَحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ مَحَمَّدٍ كَمَا بَارَكْتَ عَلَى إِبْرَاهِيمَ وَعَلَى آلِ إِبْرَاهِيمَ إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ.))

"Allahım! İbrahim’i ve İbrahim’in âilesini meleklerinin yanında methettiğin  gibi, Muhammed sav'’i ve Muhammed  sav’in âilesini de meleklerinin yanında methet. Şüphesiz sen, çok övülensin, şeref sahibisin. Allahım! İbrahim’i ve İbrahim’in âilesini mübârek kıldığın gibi, Muhammed sav’i ve Muhammed sav’in âilesini de mübarek kıl. Şüphesiz sen; çok övülensin, şeref sahibisin."[2]


(( اَللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ عَلَى أَزْوَاجِهِ وَ ذُرِّيَّتِهِ كَمَا صَلَّيْتَ عَلَى آلِ إِبْرَاهِيمَ. وَ بَارِكْ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ عَلَى أَزْوَاجِهِ وَ ذُرِّيَّتِهِ، كَمَا بَارَكْتَ عَلَى آلِ إِبْرَاهِيمَ. إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ.))

"Allahım! İbrahim’in âilesini meleklerinin yanında methettiğin gibi, Muhammed sav’i, hanımlarını ve onun neslini de meleklerinin yanında methet. İbrahim’in âilesini mübârek kıldığın gibi, Muhammed savi, hanımlarını ve onun neslini de mübârek kıl.Şüphesiz ki sen, çok övülensin, şeref sahibisin."[3]


[1] Buhâri, Bkz. Feth’ul-Bâri (1/13); Müslim (1/301). [2] Buhâri, Bkz. Fethu’l-Bâri (6/408). [3] Buhâri, Bkz. Fethu’l-Bâri (6/407); Müslim (1/306). Lafızlar, Müslim'e âittir.



Rabbena Duaları


رَبَّنَا اٰتِنَا فِى الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِى الْٰاخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ


“Allah’ım! Bize dünyada iyilik, güzellik ve nimet ver, ahirette de iyilik, güzellik ve nimet ver. Bizi ateş azabından koru. (Bakara, 201)


رَبَّنَا اغْفِرْلِى وَلِوَالِدَىَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ


Rabbimiz! Beni, anamı, babamı ve bütün mü’minleri hesap gününde (herkesin sorguya çekileceği günde) bağışla.” (İbrahim,41)


NAMAZDA SELÂMDAN ÖNCE


(( اَللَّهُـمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ، وَمِنْ عَذَابِ جَهَنَّمَ، وَمِنْ فِتْنَةِ الْمَحْيَا وَالْمَمَاتِ، وَمِنْ شَرِّ فِتْنَةِ الْمَسِيحِ الدَّجَّالِ.))

"Allahım! Kabir ve cehennem azabından, hayat ve ölüm fitnesinden ve Mesih Deccâl fitnesinin şerrinden sana sığınırım."[1]


(( اَللَّهُمَّ إِنَّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الْمَسِيحِ الدَّجَّالِ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الْمَحْيَا وَالْمَمَاتِ. اَللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْمَأْثَمِ وَالْمَغْرَمِ.))

"Allahım! Kabir azabından sana sığınırım. Mesih Deccâl fitnesinden sana sığınırım. Hayat ve ölüm fitnesinden sana sığınırım. Allahım! Günah ve borçtan sana sığınırım."[2]


(( اَللَّهُمَّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي ظُلْماً كَثِيراً، وَلاَ يَغْفِرُ الذُّنوُبَ إِلاَّ أَنْتَ، فَاغْفِرْ ليِ مَغْفِرَةً مِنْ عِنْدِكَ وَ ارْحَمْنِي إِنَّكَ أَنْتَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ.))

"Allahım! Ben nefsime çok zulmettim. Günahları ancak sen bağışlarsın.Katından bir mağfiretle beni bağışla ve bana merhamet eyle. Şüphesiz sen, çok bağışlayan ve çok merhamet edensin."[3]

(( اَللَّهُمَّ اغْفِرْ ليِ مَا قَدَّمْتُ، وَ مَا أَخَّرْتُ، وَ مَا أَسْرَرْتُ، وَ مَا أَعْلَنْتُ، وَ مَا أَسْرَفْتُ، وَ مَا أَنْتَ أَعْلَمُ بِهِ مِنِّي، أَنْتَ الْمُقَدِّمُ، وَ أَنْتَ الْمُؤَخِّرُ لاَ إِلَهَ إِلاَ أَنْتَ.))

"Allahım!İşlediğim günahları, yapmam gerekip de yapma-dığım ibâdetleri, gizli ve aşikâr işlediğim günahları, haddi aştığım ve benden daha iyi bildiğin tüm günahları bağışla. Dilediğini kendine itaatte öne alansın, dilediğini de bundan geciktirensin.Senden başka hak ilah yoktur."[4]


(( اَللَّهُـمَّ أَعِنِّي عَلَى ذِكْرِكَ، وَشُكْرِكَ، وَحُسْنِ عِبَادَتِكَ.))

"Allahım! Seni zikretmek, sana şükretmek ve sana güzelce ibâdet etmekte bana yardım et."[5]

(( اَللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْبُخْلِ،وَ أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْجُبْنِ، وَ أَعُوذُ بِكَ مِنْ أَنْ أُرَدَّ إِلىَ أَرْذَلِ الْعُمْرِ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الدُّنْيَا وَعَذَابِ الْقَبْرِ.))

"Allahım! Cimrilikten sana sığınırım. Korkaklıktan sana sığınırım. Ömrümün sonunda güç ve takatten düşmekten sana sığınırım. Dünya fitnesi ve kabir azabından sana sığınırım."[6]

(( اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الْجَنَّةَ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنَ النَّارِ.))

"Allahım! Senden cenneti (kazanmayı) dilerim ve cehennem azabından sana sığınırım."[7]


(( اَللَّهُمَّ بِعِلْمِكَ الْغَيْبَ وَقُدْرَتِكَ عَلَى الْخَلْقِ أَحْيِنِي مَا عَلِمْتَ الْحَيَاةَ خَيْراً ليِ، وَتَوَفَّنِي إِذَا عَلِمْتَ الْوَفَاةَ خَيْراً ليِ، اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ خَشْيَتَكَ فيِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ، وَأَسْأَلُكَ كَلِمَةَ الْحَقِّ فيِ الرِّضَا وَالْغَضَبِ، وَأَسْأَلُكَ الْقَصْدَ فيِ الْغِنَى وَالْفَقْرِ، وَأَسْأَلُكَ نَعِيماً لاَ يَنْفَدُ، وَأَسْأَلُكَ قُرَّةَ عَيْنٍ لاَتَنْقَطِعُ، وَأَسْأَلُكَ الرِّضَا بَعْدَ الْقَضَاءِ، وَأَسْأَلُكَ بَرْدَ الْعَيْشِ بَعْدَ الْمَوْتِ، وَأَسْأَلُكَ لَذَّةَ النَّظَرِ إِلَى وَجْهِكَ وَالشَّوْقَ إِلَى لِقَائِكَ فيِ غَيْرِ ضَرَّاءَ مُضِرَّةٍ وَلاَ فِتْنَةٍ مُضِلَّةِ، اَللَّهُمَّ زَيِّنـَّا بِزِينَةِ الإِيمَانِ وَاجْعَلْنَا هُدَاةً مُهْتَدِينَ.))

"Allahım! Gayb ilmin ve yaratma kudretin ile benim için hayatın hayırlı olduğunu bildiğin sürece beni yaşat. Ölümün benim için daha hayırlı olduğunu bildiğinde de beni vefat ettir. Allahım! Gizli ve âşikâr hallerimde senden hakkıyla korkmayı dilerim. Senden (kulların) rıza ve öfke anında hak sözü söylemeyi dilerim. Zenginlik ve fakirlikte senden itidalli olmayı dilerim.Senden  tükenmek bilmeyen cennet nimetleri dilerim. Bitmeyen bir göz aydınlığı (sevinç ve mutluluk) dilerim. Senden, (hakkımda hayır veya şer olarak takdir ettiğin) kazaya rıza göstermeyi ve ölümden sonra rahata kavuşmayı dilerim.Yüzüne bakmanın lezzetini isterim. Zarar verici bir hastalık ve saptırıcı fitneye uğramadan sana kavuşmanın özlemini dilerim. Allahım! Bizi îmân ziynetiyle süsle ve bizi hidâyete ermiş, doğru yolun rehberleri kıl."[8]


(( اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ يَا اَللهُ بِأَنَّكَ الْوَاحِدُ اْلأَحَدُ الصَّمَدُ الَّذِي لَمْ يَلِدْ وَ لَمْ يُولَدْ وَ لَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُواً أَحَدٌ، أَنْ تَغْفِرَ ليِ ذُنُوبِي، إِنَّكَ أَنْتَ الْغَفُورُ الَّرَحِيمُ.))

"Allahım! Ey Allah! Sen ki birsin, teksin. Samed’sin. Doğmamış ve doğurmamışsın. Hiçbir benzeri olmayansın. Bu sebeple senden günahlarımı bağışlamanı dilerim.Şüphesiz sen, çok bağışlayan ve çok merhamet edensin."[9]

(( اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ بِأَنَّ لَكَ الْحَمْدَ، لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ، وَحْدَكَ لاَ شَرِيكَ لَكَ، الْمَنَّانُ، يَا بَدِيعَ السَّمَاوَاتِ وَاْلأَرْضِ، يَا ذَا الْجَلاَلِ وَاْلإِكْرَامِ، يَا حَيُّ يَا قَيُّومُ، إِنِّي أَسْأَلُكَ الْجَنَّةَ وَأَعُوذُ بِكَ مِنَ النَّارِ.))

"Allahım! Senden dilerim ki hamd sanadır. Senden başka hak ilah yoktur. Sen birsin. Senin ortağın yoktur. Sen, çokça verensin. Ey göklerin ve yerin yaratıcısı! Ey celâl ve ikram sahibi! Ya Hayy, Ya Kayyûm! Senden cenneti dilerim ve cehennemden sana sığınırım."[10]


(( اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ بِأَنِّي أَشْهَدُ أَنَّكَ أَنْتَ اللهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ اْلأَحَدُ الصَّمَدُ الَّذِي لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُواً أَحَدٌ.))

"Allahım! Senin Allah olduğuna, senden başka hak ilah olmadığına, bir ve samed olduğuna, doğmamış ve doğurmamış olduğuna, hiçbir benzerinin olmadığına şehâdet etmemi vesile kılarak senden dilerim."[11]


[1] Buhâri (2/102); Müslim (1/412). Lafızlar, Müslim'e âittir. [2] Buhâri (2/202); Müslim (1/412).[3] Buhâri (8/168); Müslim (4/2078).[4] Müslim (1/534).[5] Ebu Dâvud (2/86);Nesâi (3/53); Elbâni,“hadis sahihtir” der. Bkz. Sahih-i Ebî Dâvud (1/284).[6] Buhâri, Bkz. Fethu’l-Bâri (6/35).[7] Ebu Dâvud. Bkz. Sahih-i İbn-i Mâce (2/328).[8] Nesâi, (4/54-55); Ahmed (4/364); Elbâni, “hadis sahihtir” der; Bkz. Sahih-i Nesâî (1/281). [9] Nesâi,lafzıyla tahric etmiştir (3/52);Ahmed (4/338); Elbâni, “hadis sahihtir” der, Bkz. Sahih-i Nesâî (1/280).[10] Sünen sahipleri rivayet etmiştir. Bkz. Sahih-i İbn-i Mâce (2/329). [11] Ebu Dâvud (2/62), Tirmizi (5/515), İbn-i Mâce (2/1267), Ahmed (5/360), Bkz. Sahih-i İbn-i Mâce (2/329); Sahih-i Tirmizi (3/163).


NAMAZDA SELÂMDAN SONRA


(( أَسْتَغْفِرُ اللهَ (ثَلَاثًا) اَللَّهُمَّ أَنْتَ السَّـلاَمُ، وَمِنْكَ السَّـلاَمُ، تَبَارَكْتَ يَا ذَا الْجَـلاَلِ وَالإِكْرَامِ.))

Üç kere: "Allah'tan mağfiret dilerim. Allahım! Sen Selâm’sın (tüm noksanlıklardan uzaksın), selâmet sendendir (selâmeti veren de,vermeyen de sensin). Ey azamet ve ikram sahibi! Senin bereketin pek çoktur."[1]

(( لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَشَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ، اَللَّهُمَّ لاَ مَانِعَ لِمَا أَعْطَيْتَ، وَلاَمُعْطِيَ لِمَـا مَنَعْتَ، وَلاَيَنْفَعُ ذَا الْجَدِّ مِنْكَ الْجَدُّ.))

"Allah’tan başka hak  ilah yoktur. O, birdir ve ortağı yoktur. Mülk O’nundur, her türlü hamd da O’nadır.O, her şeye gücü yetendir. Allahım! Senin verdiğine engel olacak kimse yoktur, senin engel olduğuna da verecek kimse yoktur. Makam sahibinin sahip olduğu şeyler, senin yanında kendisine hiçbir fayda vermez."[2]


(( لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَ لَهُ الْحَـمْدُ، وَ هُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ. لاَحَوْلَ وَ لاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللهِ، لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ، وَلاَ نَعْبُدُ إِلاَّ إِيَّاهُ، لَهُ النِّعْمَةُ وَ لَهُ الْفَضْلُ وَ لَهُ الثَّنَاءُ الْحَسَنُ، لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ وَ لَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ.))

"Allah’tan başka hak ilah yoktur. O, birdir ve ortağı yoktur. Mülk O’nundur, Hamd da O’nadır. O, herşeye gücü yetendir. Güç ve kuvvet ancak Allah’tandır. Allah’tan başka hak ilah yoktur. O'ndan başkasına asla ibâdet etmeyiz. Gizli ve açık her türlü nimet ve fazilet O’nundur. Bütün güzel övgüler  O’nadır. Allah’tan başka hak ilah yoktur. Kâfirler hoşlanmasa da dîni (ibâdeti), yalnızca O’na hâlis kılarız."[3]


(( سُبْحَانَ اللهِ، وَالْحَمْدُ ِللهِ، وَاللهُ أَكْبَرُ (ثَلاَثاً وَثَلاَثِينَ)، لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَشَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ، وَلَهُ الْحَمْدُ، وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ.))

(33 kere) "Subhânallah.Elhamdulillah. Allahu Ekber Allah’tan başka hak ilah yoktur. O, birdir ve ortağı yoktur. Mülk O’nundur. Hamd da O’nadır. O, her şeye gücü yetendir."[4]


Her namazdan sonra[5]:


﴿ بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ ١ ﴾ ﴿ قُلۡ هُوَ ٱللَّهُ أَحَدٌ ١ ٱللَّهُ ٱلصَّمَدُ ٢ لَمۡ يَلِدۡ وَلَمۡ يُولَدۡ ٣ وَلَمۡ يَكُن لَّهُۥ كُفُوًا أَحَدُۢ ٤ ﴾ [ سورة الإخلاص ]

Bismillahirrahmânirrahîm "De ki: O Allah birdir. Allah Samed’dir, (her şeyden müstağnidir ve her şey O'na muhtaçtır).O doğurmamış ve doğmamıştır. Hiçbir şey O'na denk değildir."[6]

﴿ بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ ١ ﴾ ﴿ قُلۡ أَعُوذُ بِرَبِّ ٱلۡفَلَقِ ١ مِن شَرِّ مَا خَلَقَ ٢ وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ ٣ وَمِن شَرِّ ٱلنَّفَّٰثَٰتِ فِي ٱلۡعُقَدِ ٤ وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ ٥ ﴾ [ سورة الفلق ]

Bismillahirrahmânirrahîm "De ki: Yarattıklarının şerrinden,bastırdığı zaman karanlığın şerrinden, düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden, hased ettiği zaman hasetçilerin şerrinden, tan yerini ağartan Rabbe sığınırım."[7]

﴿ بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ ١ ﴾ ﴿ قُلۡ أَعُوذُ بِرَبِّ ٱلنَّاسِ ١ مَلِكِ ٱلنَّاسِ ٢ إِلَٰهِ ٱلنَّاسِ ٣ مِن شَرِّ ٱلۡوَسۡوَاسِ ٱلۡخَنَّاسِ ٤ ٱلَّذِي يُوَسۡوِسُ فِي صُدُورِ ٱلنَّاسِ ٥ مِنَ ٱلۡجِنَّةِ وَٱلنَّاسِ ٦ ﴾ [ سورة الناس ]

Bismillahirrahmânirrahîm "De ki: İnsanlar ve cinlerden olup insanların göğüslerine vesvese veren o sinsi vesvesecinin şerrinden, insanların Rabbi, insanların hükümdârı ve insanların ilahı olan Allah'a sığınırım." [8]


Her namazdan sonra[9]:


﴿ ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ٱلۡحَيُّ ٱلۡقَيُّومُۚ لَا تَأۡخُذُهُۥ سِنَةٞ وَلَا نَوۡمٞۚ لَّهُۥ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۗ مَن ذَا ٱلَّذِي يَشۡفَعُ عِندَهُۥٓ إِلَّا بِإِذۡنِهِۦۚ يَعۡلَمُ مَا بَيۡنَ أَيۡدِيهِمۡ وَمَا خَلۡفَهُمۡۖ وَلَا يُحِيطُونَ بِشَيۡءٖ مِّنۡ عِلۡمِهِۦٓ إِلَّا بِمَا شَآءَۚ وَسِعَ كُرۡسِيُّهُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَۖ وَلَا يَ‍ُٔودُهُۥ حِفۡظُهُمَاۚ وَهُوَ ٱلۡعَلِيُّ ٱلۡعَظِيمُ ٢٥٥ ﴾ [سورة البقرة الآية : 255]

"Allah, O'ndan başka hak ilah olmayan, kendisini uyuklama ve uyku tutmayan, Hayy, Kayyûm’dur (yaptıklarınızı her an gözetleyendir). Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. O'nun izni olmadan katında şefaat edecek kimdir? Onların işlediklerini, işleyeceklerini bilir. O'nun dilediğinden başka ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar. Kürsüsü[10] gökleri ve yeri kuşatmıştır. Göklerin ve yerin gözetilmesi O'na ağır gelmez. O yücedir, büyüktür."[11]


Sabah ve akşam namazından sonra on defa:


(( لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَشَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ، وَ لَهُ الْحَمْدُ، يُحْيِي وَ يُمِيتُ، وَ هُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ.))

"Allah’tan başka hak ilah yoktur. O, birdir ve ortağı yoktur.Mülk O’nundur ve Hamd O’nadır.O, yaşatır ve O, öldürür. O, her şeye gücü yetendir."[12]

Sabah namazında selâmdan sonra;

(( اَللَّهُـمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ عِلْماً نَاِفعاً، وَرِزْقاً طَيِّباً، وَعَمَلاً مُتَقَبَّلاً.))

"Allahım! Senden, faydalı (faydalanacağım ve başkasına fayda vereceğim) bir ilim, helâl bir rızık ve (katında) kabul olunan bir amel dilerim."[13]


[1] Müslim (1/414). [2] Buhâri (1/255); Müslim (1/414). [3] Müslim (1/415).[4] Müslim, (1/418); “Her namazın arkasından böyle söyleyenin günahları, deniz köpüğü kadar bile olsa affedilir.” Müslim, (1/418).[5] Ebu Dâvud (2/86), Nesâî (3/68); Bkz. Sahih-i Tirmizi (2/8), bu üç sûreye “muavvizât” denir. Fethu’l-Bâri (9/62).6] İhlas Sûresi[7] Felak Sûresi[8] Nas Sûresi[9] "Her kim bunu her namazın ardından okursa cennete girmesiyle arasında ancak ölümü kalır." Nesâi, Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle (h.100); İbn-i es-Sünnî (h.121). Elbâni, “hadis sahihtir” der; Bkz. Sahihu’l Câmi (5/339), Silsiletu’l-Ehâdisi’s-Sahiha (2/697-h.972).[10] Allah’ın Arşı, Kürsü’ye nisbetle daha geniş ve büyüktür.Kürsü ve Arş kavramları için sahih akide kitaplarına başvurulabilir.[11] Bakara Sûresi: 255[12] Tirmizi (5/515), Ahmed (4/227). Bkz. Zâdü’l-Meâd (1/300). [13] İbn-i Mâce ve diğerleri. Bkz. Sahih-i İbn-i Mâce (1/152), Mecmeu’z-Zevâid’e (10/111).


İSTİHÂRE YAPARKEN


(( قَالَ جَابِرُ بْنُ عَبْدِ اللهِ :كَانَ رَسُولُ اللهِ   يُعَلِّمُنَا اْلاِسْتِخَارَةَ فيِ الأُمُورِكُلِّهَا كَمَا يُعَلِّمُنَا السُّورَةَ مِنَ الْقُرْآنِ، يَقُولُ : إِذَا هَمَّ أَحَدُكُمْ بِالأَمْرِ فَلْيَرْكَعْ رَكْعَتَيْنِ مِنْ غَيْرِ الْفَرِيضَةِ  ثُمَّ لِيَقُلْ:  اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْتَخِيرُكَ بِعِلْمِكَ، وَأَسْتَقْدِرُكَ بِقُدْرَتِكَ، وَأَسْأَلُكَ مِنْ فَضْلِكَ الْعَظِيمِ، فَإِنَّكَ تَقْدِرُ وَلاَ أَقْدِرُ، وَتَعْلَمُ وَلاَ أَعْلَمُ، وَأَنْتَ عَلاَّمُ الْغُيُوبِ، اَللَّهُمَّ إِنْ كُنْتَ تَعْلَمُ أَنَّ هَذَا الأَمْرَ  - وَيُسَمِّي حَاجَتَهُ- خَيْرٌ ليِ فيِ دِينِي وَمَعَاشِي وَعَاقِبَةِ أَمْرِي -أَوْ قَالَ: عَاجِلِهِ وَآجِلِهِ- فَاقْدُرْهُ ليِ وَيَسِّرْهُ ليِ ثُمَّ بَارِكْ ليِ فِيهِ، وَإِنْ كُنْتَ تَعْلَمُ أَنَّ هَذَا الأمْرَ شَرٌّ ليِ فيِ دِينيِ وَمَعَاشِي وَعَاقِبَةِ أَمْرِي -أَوْ قَالَ عَاجِلِهِ وَآجِلِهِ- فَاصْرِفْهُ عَنيِّ، وَاصْرِفْنيِ عَنْهُ، وَاقْدُرْ لِيَ الْخَيْرَ حَيْثُ كَانَ، ثُمَّ أَرْضِنيِ بِهِ.))

Câbir b. Abdullah ra şöyle der: "Rasûlullah sav  bize, Kur’ân’dan bir sûre öğretir gibi tüm işlerde istihâre etmeyi öğretir ve şöyle buyururdu:  -Sizden biriniz bir işi yapmaya karar verirse, (beş vakit) farz namazın dışında iki rekat (nâfile) namaz kılsın. Sonra şöyle desin: -Allahım! İlmine başvurarak senden (bu iki şeyden) en hayırlı olanını isterim. Kudretine dayanarak senden (bu iki şeyden) en uygun olanını takdir etmeni isterim.Senden, yüce ihsanını isterim.Sen güç yetirirsin, ben güç yetiremem.Sen bilirsin, ben bilemem.Sen bilinmeyenleri en iyi bilensin. Allahım! Bu işi -(burada ihtiyacını söyler)- benim için; dinimde, yaşantımda ve işimin sonunda iyi biliyorsan, onu bana takdir et, kolaylaştır ve sonra bereketli kıl. Bu işin benim için; dinimde, yaşantımda ve işimin sonunda şerli olarak biliyorsan, onu benden, beni de ondan uzaklaştır ve benim için nerede olursa hayır olanı takdir et. Sonra, beni ondan (takdir ettiğin hayırdan) razı kıl."[1]

[1] Buhâri (7/162).


VİTİR NAMAZINDA OKUNABİLECEK KUNUT DUALARI


(( اَللَّهُمَّ اهْدِنِي فِيمَنْ هَدَيْتَ، وَعَافِنيِ فِيمَنْ عَافَيْتَ، وَتَوَلَّنيِ فِيمَنْ تَوَلَّيْتَ، وَبَارِكْ ليِ فِيمَا أَعْطَيْتَ، وَقِنيِ شَرَّ مَا قَضَيْتَ، فَإِنَّكَ تَقْضِي وَلاَ يُقْضَى عَلَيْكَ، إِنَّهُ لاَ يَذِلُّ مَنْ وَالَيْتَ، [وَلاَ يَعِزُّ مَنْ عَـادَيْتَ]، تَبَارَكْتَ رَبَّنَا وَتَعَالَيْـت.))

"Allahım! Hidâyet verdiklerinin arasında beni hidâyet üzere sâbit kıl.Âfiyet verdiklerinin arasında bana da âfiyet ver. İşlerini üstlendiklerinin arasında benim de işimi üstlen (ve beni nefsime bırakma). Verdiğini benim için bereketli kıl ve takdir ettiğin şeylerin şerrinden beni koru. Şüphesiz ki sen (dilediğin şekilde) hükmedersin ve senin hükmünü bozacak kimse yoktur. Kimi dost edinirsen zelil olmaz. [Kimi de düşman edinirsen, o asla aziz olmaz.] Rabbimiz, sen mübârek ve yücesin."[1]


(( اَللَّهُمَّ إِنيِ أَعُوذُ بِرِضَاكَ مِنْ سَخَطِكَ، وَ بِمُعَافَاتِكَ مِنْ عُقُوبَتِكَ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْكَ، لاَ أُحْصِي ثَنَاءً عَلَيْكَ، أَنْتَ كَمَا أَثْنَيْتَ عَلَى نَفْسِكَ.))

"Allahım!Öfkenden rızana, cezalandır-mandan bağışlamana sığınırım.Senden, sana sığınırım. Sana olan övgüleri sayamam.Sen kendini övdüğün gibisin."[2]


(( اَللَّهُمَّ إِيَّاكَ نَعْبُدُ، وَلَكَ نُصَلِّي وَنَسْجُدُ، وَاِلَيْكَ نَسْعَى وَنَحْفِدُ، نَرْجُو رَحْمَتَكَ، وَنَخْشَى عَذَابَكَ، إِنَّ عَذَابَكَ بِالْكَافِرِينَ مُلْحَقٌ. اَللَّهُمَّ إِنَّا نَسْتَعِينُكَ، وَنَسْتَغْفِرُكَ، وَنُثْنيِ عَلَيْكَ الْخَيْرَ، وَلاَ نَكْفُرُكَ وَنُؤْمِنُ بِكَ، وَنَخْضَعُ لَكَ، وَنَخْلَعُ مَنْ يَكْفُرُكَ.))

"Allahım! Ancak sana ibâdet ederiz. Senin için namaz kılar ve secde ederiz. Yalnızca sana yönelir ve koşarız. Rahmetini ümit eder ve azabından korkarız.Azabın kâfirlere mutlaka erişir. Allahım! Senden yardım ve mağfiret dileriz. Seni hayırla överiz. Seni inkâr etmeyiz. Sana îmân ederiz. Sana boyun eğer ve seni inkâr edeni terk ederiz."[3]


[1] Sünen sahipleri,Ahmed,Dârimi,Beyhaki; Parantez [ ] içindeki lafız Beyhaki’nin rivâyetidir.Bkz.Sahih-i Tirmizi (1/144),Sahih-i İbn-i Mâce (1/194),İrvâu’l-Ğalîl (2/172). [2] Sünen sahipleri, Ahmed. Bkz. Sahih-i Tirmizi (3/180), Sahih-i İbn-i Mâce (1/194), İrvâu’l-Ğalîl (2/175). [3] Beyhaki, isnadının sahih olduğunu söyler,Sünenü’l-Kübrâ (2/211). Allâme Elbâni, “İsnâdı sahih ve Ömer -radıyallahu anh-’a mevkûf bir rivâyettir” der, İrvâu’l-Ğalîl (2/170).


VİTİRDE SELÂMDAN SONRA


(( سُبْحَانَ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ.))

"Her türlü noksanlıklardan uzak olan mutlak hükümdar Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim."


Bunu üç kere söyler, üçüncüsünde yüksek bir sesle ve uzatarak şöyle der:

[ رَبِّ الْمَلاَئِكَةِ وَ الرُّوحِ]

[Meleklerin ve Ruh’un Rabbi.][1]


[1] Nesâi (3/244), Dârekutnî ve diğerleri. Parantez [ ] içi Dârekutnî rivâyetinin ziyâdesidir ve isnadı sahihtir, (2/31). Bkz. Zâdu’l-Meâd, (ilgili hadisin tenkidi; Şuayb ve Abdülkâdir el-Arnavût) (1/337).



Giriş to leave a comment